Amerikan otomobillerine karşı belirli bir bakış açısı ve ön yargı vardır. Bu benim için de geçerli. Spor otomobil kategorisinde genellikle üvey evlat muamelesi görür ki bence bu yargı haksız sayılmaz. Ne testlerde, ne de genel değerlendirmede Audi'nin teknolojisine, Ferrari'nin ününe ve Porsche'nin kalitesine ulaşamadıkları için aynı itibarı görmezler.
Son dönemde karşımıza çıkan Retro tasarımlara Chevrolet 2010 yılında Camaro ile dönüş yaptı. Nefis hatları ile hemen dikkat çekmeyi başardı.
Farkı nedir?
Amerikan otomobilleri kullananlar bilir. Avrupalı rakiplere göre hissiz direksiyon, stabil olmayan şasi ve zayıf yol tutuş.
Daha önce kullandığım Corvette ve Mustang'lerde her viraja besmele ile girdiğim zamanlar. İşte fark burada başlıyor. Camaro bir Amerikan otomobiline göre oldukça stabil, dengeli ve tepkili. Direksiyon yine çok hisli değil ama kötü denilemez.
Standart sunulan 20 inch jantlar ve süspansiyon sistemi hiç fena değil.
İç mekan çok havalı değil ama lüks hissi yaşatıyor. 2013 modele kadar olan iç mekan tasarımı daha başarılı ve orijinal. Makyaj gördükten sonra içi Cruze benzeri anlamsız bir hal aldı. Ergonomisi fena değil.
İhtiyacınız olan bluetooth, handsfree, usb gibi şeyler var.
Motora gelelim...
Şimdi bu konuda benim yazdıklarım önemli çünkü toplamda bu araçtan 7 adet değiştirmiş birisi olarak deyim yerindeyse ciğerini biliyorum.
Bu araç iki motor versiyonu ile çıktı. SS versiyonu daha güçlü olmasına rağmen bence hem çok pahalı, maliyetli, vergisi yüksek ve anlamsız. Performanslı kullanım ise tecrübesiz ellerde oldukça riskli. Büyük olan 6.2 versiyon bu yüzden (her ne kadar ithalatçı firma sadece bu versiyonu ithal etmiş ve insanlara dayatmış olsa bile) hiç tutulmadı. Hatta ikinci elde 3.6 litre versiyon daha kıymetli.
3.6 Litrelik RS versiyonu çok hızlı ve çok güçlü olmamasına rağmen bana göre yeterli performans sunuyor. Zaten bu otomobil bir Ferrari olmadığı için aynı performansı beklemenin bir anlamı yok.
Motor ve şanzuman gayet uyumlu çalışıyor ve oranları güzel. Şanzuman dayanıklı ve sorunsuz.
Bana göre kronik zayıflıklar ve arızalar:
Bu kısmı özellikle ikinci el Camaro alacaklar okusun lütfen.
2011 yılında motorda yazılım ile ekstra bir güç artışı sağlanarak daha fazla güç sunuluyor. Yani 2010 versiyonlar daha güçsüz. Bunun dışında 2011 den itibaren head up display kullanılmaya başlandı.
Tüm otomobillerde başımıza gelen aksaklıklar ise şu şekilde;
1) Yağ pompası ile ilgili olduğunu düşündüğümüz bir problem var çünkü tüm araçlar sözleşmiş gibi ortalama 80-90.000 km aralığına geldiğinde aniden yağlamayı keserek motor kırıyor. Hasarın büyüklüğünden dolayı her seferinde sandık motor ithalatı yapmak zorunda kaldık. Ortalama maliyet ise 15.000 usd civarında oluyor.
2) Fren sistemi vasat. Çünkü ön tarafta Opel İnsignia dizele ait disk ve balatalar kullanılıyor ki performanslı kullanımlara bile gerek kalmadan fren hızlı bir şekilde tükeniyor. Genel frenleme ise çok başarılı değil. Bu ağırlıkta bir otomobile nasıl böyle bir fren koyduklarını hala anlamaya çalışıyorum.
3) Diferansiyel yine 100.000 km ye ulaşmadan dişli kırıyor. Tabi ki arkadan itişli bir Amerikan arabasından bahsediyoruz, bunu Bmw bile yapabilir ama durum bu.
4) Lastik basınç sensörleri sürekli arıza yapıyor ve yenisi ile değiştirilmeli.
Bu yazdıklarım haricinde Camaro deyim yerinde ise taş gibi. Günlük kullanımda bile yormuyor ve üzmüyor. Yürüyen aksam iyi ve dayanıklı. Eski versiyonlar gibi gıcırdama ve anlamsız sesler duymuyorsunuz.
Özellikle standart egsozu söküp yerine spor susturucu takarak nefis bir ses almanız mümkün. Zaten kendi standart sesi hiç bir şeye benzemiyor.
Türkiye'ye gelen LT RS versiyonu donanım olarak 20 inch jantlar, deri döşeme, sunroof, bluetooth ve xenon paketi içeriyor ve bu donanım açısından gayet yeterli. Üstelik anahtarla uzaktan çalıştırma var ki bu oldukça havalı.
Sonuç olarak;
Ödediğiniz paradan çok daha fazla bir efekt ve ilgi alıyorsunuz. Abarttığımı düşünenler olabilir ama farklı mekanlara farklı otomobiller ile giden birisi olarak Camaro'nun kesinlikle bir Porsche'den daha havalı ve itibar gören bir durumu olduğunu söyleyebilirim. Aracın kapıda en başlarda durması garanti. Üstelik herkes tarafından (evet kızlar da dahil) büyük ilgi görüyor.
10 liraya 30 lira efekti yaratıyor.
Tavsiye eder miyim? Evet ederim çünkü tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de hakettiği başarıyı yakaladı.
Üstelik yedek parçası pahalı değil.
Ben hala keyifle kullanıyorum.
Kiralamak ve deneyimi kendiniz yaşamak isterseniz adres tabi ki www.atlantikrentals.com :)
Keyifli sürüşler diliyorum...